Cumartesi, Aralık 21, 2024
Ana SayfaGenelCoronavirüs Covid-19 Öncesi ve Sonrası Dünya

Coronavirüs Covid-19 Öncesi ve Sonrası Dünya

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Yaklaşık 4 aydır sürekli artan bir hızla yayılan, önce Çin’i ve uzak doğuyu sonrasında Avrupa ve Ortadoğu’yu, şimdi de Amerika kıtasını etkisi altına alan, yeni tip Korona Virüsü Covid-19 ile mücadele ediyoruz.  Görünün o ki artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, olamayacak.

İnsanlar sanki bu virüs öncesinde başka viral hastalıklar yokmuş gibi ya da Corona dışında başka ölüm sebebi yokmuş ve ölüm sadece bundan ibaretmiş gibi korku içindeler. Televizyonlarda ne bir trafik kazası ne savaşlar ne de sığınmacılardan en ufak bir haber görmek imkânsız. Oysa ölüm her zaman vardı bundan sonra da olacak. Aradaki fark bu virüs kapımızda ve herkese bulaşabiliyor. Yani bana olmaz, benim başıma gelmez deme şansımız azaldıkça korkumuz artıyor. Sosyal medya, yalan haberler, uzman olmayan uzmanların yanıltıcı yorumları, ürkütücü provokatif görüntüler halkı daha da tedirgin etmek için fazlası ile yeterli oluyor.

Korona Virüsü Nereden Çıktı?

Korona tipi virüsler çok eskiden beri bilinen ve geniş bir virüs ailesi aslında. Tüm virüslerde olduğu gibi mutasyona uğrayarak yeni çeşitlerin zaman zaman ortaya çıktığı, hayvandan hayvana, hayvandan insana ve insandan insana bulaşma ihtimallerinin olduğu da biliniyor. Koronayı yani bilimsel yeni adı ile Covid-19’u tehlikeli yapan şeylerden birisi de çok hızlı yayılması. Bu virüsün Çin’den çıktığı ve ilk olarak da hayvan pazarlarından yayıldığı biliniyor. Uzakdoğu’nun bu tip pazarlarını görenler bilirler, oldukça pis, sağlıksız ve bize iğrenç gelen görüntülerle dolu yerlerdir.  Genel olarak halk hijyeni de bozuktur. Ve herkesin bildiği gibi Çinliler ürettiklerini satabilmek için dünyanın her yerinde varlar ve çok seyahat ediyorlar.

Öte yandan bu virüsün bir biyolojik silah ve laboratuvar ürünü olduğunu iddia edenlerin de sayısı az değil. Bilim dünyası bunu çoğunlukla dışlasa da, yıllar önce yazılmış bir çok romanda 2020 yılında salgın hastalıkların görüleceği, hatta bunun Çin’den Wuhan eyaletinden çıkacağına kadar şeylerin yazılmış olması, yıllardır benzer filmlerin çevrilip, adeta insanların bilinç altına çok önceden korku tohumlarının ekilmiş olması, bazen bu gün yaşananların büyük bir planın parçaları olduğu düşüncesine destek veriyor.  Zira Hollywood ilginç şekilde dünyayı bazı kitlesel olaylara hazırlamak konusunda çok becerikli. Bazen de komplo teorilerini filmlere özenmekle suçlamak amacı ile küresel planların önce filmi çekiliyor diye düşünenler de çıkıyor. Haklı ya da haksızlar demek imkânsız. Dünya karmakarışık bir dönemden geçiyor. Bilgi çağı bilgi kirliliği çağına dönüşüyor.

İnsanlık, Sosyal İlişkiler, Kısaca Her Şey Değişecek

Bundan sonra uzun yıllar boyunca insan ilişkileri eskisi gibi olamayacak. Sıcak ilişkiler yerini daha mesafeli ve daha korumacı, belki biraz da daha bencil bir ilişki modeline bırakacak. Belki zamanla normalle başlayacak, fakat birileri bu korkuyu kesinlikle sıcak tutmaya çalışacak. Kim bilir belki de tam normalleşiyoruz derken yeni bir salgın türeyiverir.  Hollywood için muhteşem bir sermaye ortaya çıkmış durumda. Yıllar boyunca zombi, salgınlar, pandemiler, felaketler üzerine bin bir çeşit senaryo üretmiş olan Hollywood, artık bundan sonra neler türetir sınırı yok.

Hijyen ve sosyal izolasyon bir yaşam tarzı haline gelebilir.

Önümüzdeki dönemde hijyen kurallarına titizlikle uyan bir kitlenin oluşacağı kesin. Bu olmalı da. Bunun yanında hijyeni, kendisini steril tutmayı ve diğer insanlardan izole etmeyi takıntı haline getirecek bir kitle oluşması da muhtemel. Yeni obsesyon türleri ortaya çıkacak. Sürekli ellerini ve çevresini dezenfekte eden, karşısındaki herkesi virüs ya da hastalık taşıyıcısı gibi gören, grip olsa, öksürse Covid-19 kaptığı endişesine kapılan bir kitle oluşabilir.

Turizm Derinden Sarsılacak

İnsanların eskisi kadar cesurca farklı ülkeleri farklı kültürleri görme isteği kalacağını düşünmüyorum. Seyahat etme isteği azalacak. Arada bir gelen abartılı haberle ile bu korkunu uzun süre yaşatılacağını düşünmekteyim. Bununla beraber şimdiden salgına karşı tedbir alan, bulaşma riskine karşı önlem alan ve bu özelliklerini sertifikalandıran turizm işletmeleri için adımlar atılmaya başladı.  Havaalanları, uçaklar, oteller, toplu taşıma baştan aşağı yeniden şekillenecek.

Sağlık ve Tedavi Kalpazanları Artacak.

Corona virüse karşı neler iyi gelmedi ki? Zerdaçal’dan, Sumaka, acı biberden, himalaya tuzuna, kim elinde ne varsa onu şifa gibi göstermeye kalkışmadı mı? %100 etkili diye sunulan, keçi boynuzları, işe yaramaz kumaşlardan üretilmiş maskeler nano tekstil virüs savar maske diye sunulmadı mı?

Elbette gerçek ve modern bir tedavi yöntemi ya da yöntemleri de bulunacak, aşı ya da başka bir modern korunma yöntemi de bulunacak. Fakat her zaman olduğu gibi alternatif mucize çözümler üzerinden sağlık sömürüsü yapanlar da olacak.

Yeni Dünya Düzeninin Düşmanı Virüsler

19. yüzyılda başlayan 20. Yüzyılı kaplayan ve 21. Yüzyıla da hakim olan dünya düzeninde önce 2 dünya savaşı ve sonrasında 2 kutuplu soğuk savaş dönemi, ardından medeniyetler çatışması gibi modeller üzerinden bir jeopolitik ve ekonomik düzen inşa edildi. Önceleri sömürge devletleri vardı. Sonrasında ulus devletlere geçiş, üretim çağı, pazar oluşturma, silah ve savaşa dayalı bir ekonomi gelişti.  Yeni dünya düzeni sürekli bir düşmana ihtiyaç duyuyor ve toplum bu düşmana karşı otoritenin emrinde olmaya razı ediliyordu.

Siyonizm, Nazizim, Faşizm, Komunizm, Radikalizm, İslam, Terörizm  sırayla hepsi düşman ilan edildi ve işe yarar şekilde birilerinin emrinde kullanıldı. Bu gün geldiğimiz noktada, dünya ekonomik krizler, açlık sefalet ve göz sorunu ile mücadele ediyor. Herkes lüks ve konforlu yaşam peşinde. Beklentiler yüksek.  Oysa bu virüs salgını dünyaya hakimiyet kurmuş olanlara yeni bir fırsat sunuyor. Artık düzenin ihtiyaç duyduğu yeni düşman virüsler, ya da sağlığı bozan diğer şeyler. Küreselleşmeye ve göç dalgalarına karşı insancıl düşüncelerin önüne set çekmenin en kolay yolu, toplumların sağlıklarının tehlikede olduğu üzerine vurgu yapmak. Bu şekilde virüs ve çeşitli bulaşıcı hastalıklar üzerinden bir çok sıkı denetim mekanizmalarının toplumdan tepki almadan kolayca uygulamaya koyulacağı bir dönem başlamış olacak diye düşünüyorum.

Uzak Doğunun Disiplin Kültürü Salgınla Mücadelede En Etkili Güçleri

Salgının çıkış yeri olarak gösterilen Çin ve komşu ülkelerinde salgın batıya göre çok daha çabuk ve etkili şekilde kontrol altına alındı. Çin için otoriter rejimin etkili olduğu düşünülse de Güney Kore ve Japonya için bu urum söz konusu değil. Etkili olan şey uzak doğu kültüründeki disiplin ve bireycilikten çok toplumu düşünen yaşam tarzı. İnsanlar daha eğitimli ve birey olarak üzerlerine düşen tedbirleri etkin şekilde alıyorlar. Bu şekilde toplumsal mücadelenin başarısı artıyor.

Türkiye’de Corona Virüs Mücadelesi

Ülkemiz doğu ile batı arasında tam bir köprü niteliğinde. Elbette bu durum yaşanan salgında da kendini kaçınılmaz şekilde hissettirdi. Bir yanda Uzakdoğu diğer yanda Avrupa. Hemen yanı başımızda Çin ile sıkı ilişkileri olan İran’da baş gösteren pandemi, sonrasında İtalya merkezli Avrupa salgını. Türkiye’nin bunlardan etkilenmemesi mümkün değildi. 

İlk Korona virüs vakası 11 Mart’ta görüldü. Sağlık Bakanımız “bir veya birkaç vaka salgın değildir” şeklinde rahatlatıcı bir açıklama ile bunu duyurdu. Zamanla gördük ki, bu birkaç vaka ile sınırlı kalmıyor ve hızla salgın haline dönüşüyor. Test sayısının artması ile vaka sayısının da tahmin edilenden çok daha yüksek olduğu ve her bir yeni vakanın İstanbul için 16 yeni vakaya bulaşmaya sebep olduğu ortaya çıktı.  Okulların tatil edilmesi ile birlikte İstanbul’dan tüm ülkeye yayılan bir geçici göç dalgası başladı. Bunun üstüne, yurt dışından gelenler, Umre ziyaretinden gelenler derken, hastalık görülmeyen hiçbir il ve ilçemiz kalmadı.

Sağlık Alt Yapımızın Güçlü Olması En Büyük Avantaj

Ülkemizde 2001 yılında değişen iktidar ile beraber sigorta ve sağlık sisteminde köklü değişiklikler yaşandı. Tüm hastaneler tek çatı altında toplandı, hastanelerin fiziki yapıları iyileştirildi, sayıları arttırıldı. Genel sağlık sigortası uygulamasına geçildi. Birçok özel hastane ve vakıf üniversitelerinin tıp fakülteleri kuruldu. Tıp eğitiminin kalitesi geçmişten bu yana ülkemizde iyidir. Türk doktorları tüm dünyada isim yapmıştır. Bunun yanında aile hekimliği uygulamasına da geçildi.  Yoğun bakım yatak kapasitesi konusunda dünyanın en önde gelen ülkelerinden biriyiz. Toplam hastane yatak sayısı konusunda da durumumuz oldukça iyi. BU sayede vaka sayısı artsa da, can kaybı sayısı şimdilik düşük görünüyor. Durum daha kötüye gitse dahi İtalya ya da İspanya’da olduğu gibi, nasıl olsa bu hasa ölecek diye solunum cihazından çıkartılan kimse olmayacak gibi görünüyor. Diğer yandan tıbbi malzeme, ilaç ve koruyucu ekipman konusunda da ilk başta kargaşa yaşanmış olsa da, şimdi bir sıkıntı görünmüyor. Hatta diğer ülkelere hibe yardımlar dahi yapıyoruz. Sağlık çalışanlarımız bu hastalıkla mücadeleyi bir milli mücadele olarak görüyor. Bu sayede halkın tüm cehalet ve tedbirsizliklerine rağmen kriz Avrupa’daki kadar derinleşmeden atlatılacak gibi görünüyor.

Güçlü Sağlık Sistemi ve Şehir Hastaneleri Pandemide Kurtarıcı Oldu

Türkiye’nin pandemi mücadelesinde en önemli silahlarından biri de şehir hastaneleri oldu. Şehir hastaneleri geniş imkanları ve modern teknolojisi ile özellikle yoğun nüfus olan bölgelerde sağlık sistemine binen yükü hafifletti. Diğer yandan şehir hastanelerine geçiş ile beraber kapatılması planlanan ve boşaltılan bir kısım hastanenin de hızla yeniden devreye alınarak pandemi hastanesi olarak kullanılması ciddi bir rahatlama sağladı.

Türkiye diğer ülkelerden daha farklı tedavi politikaları izledi. Bu farklılık can kaybı ve yoğun bakıma yatma oranlarında Türkiye’yi açık ara en başarılı ülkeler sınıfına soktu. Erken teşhis konulması, tıptaki adı ile filyasyon denilen, tespit edilen vakaların çevresindeki muhtemel bulaşmaları tespit etme çalışmalarındaki yüksek başarı, hastalığın yayılması ve şiddetlenmesinin önüne set çekmiş oldu.

Cehalet İse Virüsle Mücadelede En Büyük Zaafımız

Eğitim seviyesinin ve toplum bilincinin, her alanda olduğu gibi salgınla mücadele konusunda da ne kadar önemli olduğu bir kez daha görülmüş oldu.

Maske kullanımından, sosyal izolasyona, sokağa çıkma yasağına karşı kola, sigara kuruyemiş için kuyruğa giren, birbirini döven insanları izledik.  Devletin bir kriz planı olduğu gibi her ailenin de bir kriz planı olması şart. Bunun yanında acil tüketim maddeleri ve gıda konusunda her bir ailenin bir miktar tedbirli olmasında yarar var. Önceden ilan edilmeden, uyarı verilmeden meydana gelebilecek bir çok afeti geçmişte de görmüş bir ülkeyiz. Depremler, fırtınalar, darbeler, savaşlar, her türlü olumsuzluğa rağmen devam eden ihtiyaçlar var.

Covid-19 salgını süresince hiç akıldan çıkmayacak utanç verici sahne,  10 Nisan 2020 gecesi insanların bir araya gelmesini önlemek ve bulaşma riskini azaltmak için 31 ilde sokağa çıkma yasağı ilan edileceğinin duyulmasıyla beraber bir kısım insanların sokağa hücum edip 2 günlük gıda, sigara hatta kuruyemiş stoklamaya kalkmasıydı.

Corona Virüs Coid-19 Maskeleri Düşürdü

Her ülke kendi derdine düşünce bırakın birbirlerine yardım etmeyi, fırsatı bulan başka ülkeye ait tıbbi malzemelere dahi el koymaya başladı. Özellikle Avrupa birliğinin dayanışma adına hiçbir şey sergileyememesi geleceğe yönelik birçok soru işaretini de beraberinde getirdi. Bütün dünyanın kurtarıcısı gibi davranan (😊) ABD ise bırakın dünyaya yardım etmeyi, hemşirelerine maske bulmakta zorlandı. Diğer ülkelerin tıbbi malzemelerine taze basılmış dolarlar ile el koyma yoluna gitti. Buna rağmen Amerikan demokrasisinin tedbir almak konusunda ne kadar da muhteşem bir çuvallama sergilediğini tüm dünya görmüş oldu. ABD kendi içine bile eyaletler arası yardımlaşmada federal hükümetin adaletten yoksun ve yetersiz kaldığını göstermiş oldu. Her şeye rağmen başta Türkiye olmak üzere, Rusya, Çin, hatta Arnavutluk dahi batılı ülkelere yardım eli uzatanlar arasında yer aldı.

Önümüzdeki zaman nelere gebe, neler yaşayacağız hep birlikte göreceğiz. Fakat şunu asla unutmayalım, hiçbir şey rastlantılara göre yürümüyor. Birileri çoktan planlarını yaptı ve yeni dünya düzeni için çoktan düğmeye basıldı.

RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments